Özet
DİLBİLİMİNİN BÜYÜKBABASI HUMBOLDT
Dilbilimin kurucularından sayılan Wilhelm von Humboldt’un bu kapsamdaki görüşlerinin
merkezinde on sekiz maddelik yarım kalmış notları vardır. Thesen zur Grundlegung
einer Allgemeinen Sprachwissenschaft (Genel Dilbilimin Temeli Üzerine Tezler) başlıklı
notlar teorik izahatın nesnel çözümlere dönüşmeye başladığı noktada kesilmesine rağmen
dile yöneltilen bakışın farklılığı ve orijinalliği ile Humboldt’un görüşlerine ışık tutar
niteliktedir. Bu metni merkeze alarak yapılan tetkikin Humboldt’un dilbilim anlayışı için
mümkün olduğunca geniş ve işlevsel bir çerçeve çizmesine çalışılmıştır. Dilbilim araştırmaları
için bir sistem arayışında olan Humboldt dilin yaşayan bir varlık olması ve
sonsuzluğu karşısında temkinli olsa da mütalaalarını “genel dil”, “özel dil” ve bunların
hülasalarının toplamı olan “tarihi dil” tasnifi yapacak kadar ilerletir. Bilhassa geist’ın
dili taşıma özelliği ve dilin aşkınlığı konusundaki tespitler, dillerin etkileşim özelliklerinden
dolayı bir bütün olarak ele alınmaları gerekliliği ve dilin hem kültürü taşıması hem
de yaratması gibi çıkarımlar onun bakışının ne kadar kapsayıcı ve orijinal olduğunu
gösterir. Herkesin hâlihazırda kullandığı ve konuşmayı şekillendiren ortak bir “metin
geleneği” (alm.Texttradition) olmasına rağmen her bireyin, her seferinde yeni bir “metin
türü” (alm.Textsorten) üretiyor olması ve konuştuğumuz dil kadar, yani bildiğimiz kelime
miktarınca düşünüyor olmak bilişselliğin de incelenmesini gerekli kılar. Sadece “düşünce
ve dil”, “ben ve dünya rabıtası”, “semiyotik”, “dil ve ulusal karakter” bu bağlamda
incelenmemiş bilişsellik müstakil olarak kapsama alınarak Humboldt’un dil felsefesine
dönüşüne kadar kapsam genişletilmiştir. Dil ile halkın konuştuğu dili anlayan ve dili düşüncenin yaratıcı aracı sayan Humboldt’un dilbilim konusundaki görüşlerini idrak etmeden
“dilbilim” hakkında hüküm vermek nerdeyse imkânsızdır.
Anahtar Kelimeler
Wilhelm von Humboldt, dilbilim, Dil Felsefesi, Semiyotik, Noam Chomsky, Karl Bühler.